“Çocuk nedir?” diye sorduğumda herkesin aklına 0-18 yaş arasındaki insanlar geliyor. Peki “Çocukluk nedir?” diye sorarsam?
Sanırım birçoğumuzun aklına ilk anda ya hiçbir şey gelmez ya da birini kötülemek için kullandığımız “çocukluk yapma” sözü gelir. Benim de hem lisede hem üniversitede çocuk gelişim alanını okumama rağmen çocuk hakları alanında okumalar yapmadan önce aklıma hiçbir şey gelmezdi.
Bu yazıda çocuk hakları savunucusu ve üniversiteli olarak akademide çocuk ve çocuk haklarına dair kısa bir giriş yapmak istiyorum.
Akademide çocuk
Akademide bilim toplumsal eşitsizliğin ve hiyerarşik düzenin üreticisi konumunda. Egemenler tarafından yönetilen üniversiteler başta gençliğin olmak üzere kadınların, doğanın ve çocukların sorunlarına karşı çözüm üretmiyor aksine var olan yapıların güçlenmesini sağlıyor.
Bugün akademi çocukların erkek egemen ve kapitalist sistemin içindeki güçsüz ve nesne konumundaki yerini güçlendiriyor, çarpık çocuk algısını besliyor.
Fakülte fakülte akademide çocuklara bakışımı değerlendirdiğimizde ilk akla gelen eğitim fakültesi oluyor sanıyorum. Eğitim fakülteleri derslerine baktığımızda çocuklar şekil verilmesi gereken, pasif, nesne konumundaki canlılar olarak görülüyor. Okullarda var olana hiyerarşik yapıda çocuklar bileşenlerinin en altında bulunuyor. Okullarda tüm çocuklar aynı müfredat üzerinden “eğitiliyor” ve sisteme uyacak şekilde disipline ediliyor. Eğitim fakültelerinde ise buna uygun bilim üretiliyor.
Psikoloji, özellikle gelişim psikolojisinde çocuklar neredeyse cetvelle bölünmüş kadar keskin yaş gruplarına ayrılarak “normal” gelişim şablonuna uydurulmaya çalışıyor. Buna uyum sağlamayan çocuklar anormal, hiperaktif, uyumsuz, dikkat eksikliği olan çocuklar olarak değerlendiriliyor. Bütün bir çocuk psikolojisi “en doğru” çocuğu ortaya çıkarmak için “en doğru” yöntemi aramak bulmak üzerine kuruluyor.
Hukuk fakültelerinde çocuk hakları yalnızca hakların ihlali durumunda tartışılıyor.
Mimarlık mühendislik fakültelerinde ise çocuklar özne değil tüketici olarak görülüyor.
Tarihte çocukların adı geçmiyor, çocuk edebiyatında küçümseniyor ya da çocuk işçiliği ekonomide bir alt başlık olarak yer alıyor.
Benzer örnekleri neredeyse bütün bilim dallarında görebiliriz.
Bütün bu bilim dallarında çocuğun değil var olan sistemin, yetişkinin, ideoloji ya da kurumun çıkarları gözetiliyor. Akademide çocuk neredeyse bir deney nesnesi olarak görülüyor.
Başka Bir Akademi Mümkün
Bugün üniversitelerde sayısı oldukça az olan çocuk hakları araştırma merkezleri, çocuk üniversiteleri ve çocuk hakları alanındaki yüksek lisans programları mevcut. Aynı zamanda neredeyse bütün üniversitelerde topluluklar ve kulüpler bulunmakta. Buralarda nitelikli ve önemli kimi çalışmalar yapılmakla birlikte topyekün akademideki çocuk algısı hala çocukların toplumdaki konumunu aynı şekilde sürdürme yönünde. Var olan topluluklar çocukları geleceğe hapsediyor ve yoksul çocuklara yardım odaklı ilerliyor.
Akademide, toplumda hakim çocuk algısı ve politikası karşısında konumlanan bir bilim üretilmelidir. Bu bilimin çocuklardan, çocuk haklarından ve çocukların üstün yararından yana olması gerekir. Aynı zamanda akademide üretilen bu bilimin toplumsal yaşama etki edebilmesi ve toplumsal yapıyı değiştirmesi gerekir.