LGBTİ+lar Demokratik Üniversite Talebinin Neresinde?

Nedir bu demokratik üniversite? Öğrencilerin üniversitelerin önemli bir bileşeni olarak kabul görmesi ve üniversite kararlarının verilmesinde öğrencilerin sözünün geçmesiyle; bilimsel, özgür düşünce ortamı olacak bir mekan… Bu talep, bütün gençliğe yönelik bir talep olsa da; demokratik üniversite talebimizi yinelerken bu talebin ayrılmaz bir bileşeni olan LGBTİ+ mücadelesi de unutulmamalı. 

Üniversitelerin LGBTİ+lar için önemi

Üniversiteler; kişilerin belki de “yeni bir dünyayı gördükleri” ilk yerler. Bu, LGBTİ+lar için katbekat fazla. Toplumun her köşesine yerleşmiş LGBTİ+fobi; LGBTİ+ları kendi ailelerinin evinde olmak istedikleri insan olamamaya, “başka bir cinsiyettenmişçesine” davranmaya, kendi kimliklerini gizlemeye itiyor. Ailelerinden ilk defa üniversiteye gitme amacıyla uzaklaşacak LGBTİ+lar için tek başına, yeni bir şehirde, yeni bir hayata başlamak bir dönüm noktası. İlk defa kendi kimliklerini özgürce yaşayabileceklerine inandıkları yerler üniversiteler. Fakat üniversiteye gelince karşılaştıkları manzara, özgür bir yaşamdan fazlasıyla uzak… 

LGBTİ+lar -aslında toplumun diğer kesimleri gibi- heteroseksist, patriyarkal ve kapitalist düzene; eğitim hayatlarının başlangıcından beri mahkum edilirler. Aile güzellemeleri ile büyürler ve hayatlarını geri kalanında günümüz şartlarında asla kuramayacakları bir aileyi kurmaları gerektiği anlatılır onlara. LGBTİ+ çocukların var olabileceği, bizim ihtiyaçlarımızın farklı olabileceği vurgusu yoktur eğitim sisteminde. Bu konuya dair hiçbir politika üretilmemesinin sonucu olarak ise LGBTİ+ çocuklar kendini “farklı” ya da “hasta” görürler. Kendi kendini böyle görmesinden öte, toplum onlara bunu söyler. Üniversiteye geçiş ile bunun farklılaşmayacak olması, zaten var olan nefret dolu atmosferi yeniden üretir. Farklılaşmasını nasıl bekleyebiliriz ki? Üniversiteler, aynı düzen içerisinde kendini var eden farklı bir eğitim aşamasıdır sadece. 

LGBTİ+lar, üniversitelerde ders içeriklerinde dahi kendilerine yer bulamıyorlar. LGBTİ+ dışlayıcı söylemlerle yürütülen akademi, neredeyse bütün ders içeriklerine sirayet etmiş durumda. Üniversiteler; LGBTİ+ haklarından bahsetmeyen hukuk fakülteleri, LGBTİ+ psikolojisinden anlamayan psikoloji öğrencileri, yapılırken LGBTİ+ların öznel koşullarını gözetmeyen “bilimsel deneyler”, LGBTİ+ bir çocuğa nasıl yaklaşılacağını bilmeyen eğitimciler, trans ve interseks vücutlar hakkında bir bilgisi olmayan tıpçılar, LGBTİ+lardan bahsedemeyen öğrenci kulüpleri ile dolu. Yeni bir LGBTİ+ kulübü açmak şöyle dursun, var olan kulüpler dahi çeşitli gerekçelerle kapatılıyor. Geçtiğimiz aylarda üniversite yönetiminin çeşitli hilelerle kapattığı Hacettepe Üniversitesi Kuir Araştırmaları Topluluğu QueerDeer bunlardan biri. Ondan önce ise Boğaziçi Üniversitesi’nin LGBTİ+ kulübü olan BÜLGBTİA+’nın kapatılma sürecine şahit olmuştuk. 

Üniversitelerde LGBTİ+ hareketi

2022 yılı itibariyle, Türkiye’de bulunan 208 üniversitenin 32’sinde bir LGBTİ+ kulübü bulunmakta. Bu sayı sadece resmi olan kulüpleri yansıtmamaktadır. Resmi olmayanları çıkaracak olursak, sayı bir hayli düşecektir. Günümüzdeki YÖK ve kayyum rektör baskısı ile de bu 32 sayısının artamamaktadır.

Resmileşememesine rağmen, bir üniversitede kurulan ilk LGBTİ+ topluluğu olan LeGaTo; 1996’da ODTÜ’de kurulmuştu. Sonrasında ise 2007’de bir üniversitede resmi bir şekilde kurulan ilk LGBTİ+ topluluğu olan Bilgi Üniversitesi Gökkuşağı LGBT Kulübü, 2013’te bir devlet üniversitesinde ise ilk kez resmi bir şekilde kurulan Galatasaray Üniversitesi Lions Kuir Kulübü ile üniversiteler günümüze gelene kadar hareketlenmeye devam etti. 

Bu kadar resmi kulüplerden bahsetmişken, bizim için resmiyetin çok da büyük bir öneminin olmadığının altını çizmek gerekir. Resmiyetin önemi şuradan gelmektedir: üniversite yönetiminin LGBTİ+ları tanıması. Resmi bir LGBTİ+ kulübünün açılabilmesi demek, üniversitenin içinde LGBTİ+ların var olduğunun ve belli çalışmalar yürütmekte olduğunun üniversite yönetimi tarafından görülüyor olması demektir. Ama bu resmiyet vurgusunu yapmadan da, üniversitelerde örgütlenmek pek tabii mümkün. 

Yurtlar ve LGBTİ+lar

Barınma sorunun hat safhada olduğu üniversiteli gençlik içerisinde, LGBTİ+ların bu konuyla olan bakışımı çok farklı yönler taşır. Cis-heteronormatif öğrenci yurtları, tüm LGBTİ+lar için zor ve güvensiz alanlar yaratsa da, trans öğrenciler doğrudan baskı altındadır. Cinsiyet uyum sürecini neredeyse tamamlamış trans öğrenciler dahi, kimliklerini değiştirememiş olmalarından dolayı farklı bir cinsiyetin yurdunda kalmak zorunda bırakılıyorlar. Bunun sonucu olarak gördükleri psikolojik baskı ve şiddet, zaman zaman yerini fiziksel şiddete bile bırakabiliyor. 

İkili cinsiyet sınırları dışında kalan translar ise (non-binary, gender fluid, vs…) trans beyanları göz önünde bulundurulmadan, atanmış cinsiyetlerine göre yurtlara yerleştirilmektedir. Sadece iki cinse göre yurtların yapılıyor olmasından kaynaklı bu yürütmeye çözüm önerisi dahi getirilememektedir. Cisseksist düzenin içerisinde yaşayan bir trans olmanın küçük bir özeti sayılabilecek bu durum; aslında savaşılması gereken şeyin, doğrudan cisseksist ve heteronormatif olan bu sistem olduğunu bizlere kanıtlar nitelikte. 

Yurtlarda kalmanın zorluklarını fark edip evde kalmak isteyen LGBTİ+ları ise, çok iyi şartlar beklememekte: Görünür kimlikli LGBTİ+lara kiralanmayan evler, ateş pahası kira fiyatları… 

Ne yapmalı?

Bu tartışmalar üzerine şunu söylemek gerekir ki: LGBTİ+ların içerisinde olmadığı bir gençlik hareketi eksiktir. Başta üniversiteler için, ama aslında tüm dünya için istediğimiz özgür ve demokratik yaşamlarımız için olan mücadelede, LGBTİ+ların sözünü söylemesi için alan açmamak; o harekette çok önemli bir dinamiği kaçırıyor olmaktır.

En önemlisi de; doğrudan LGBTİ+ hareketini büyüten mücadele alanları yaratmak, ama aynı zamanda bir yandan ilerleyen sosyalist gençlik hareketini büyütmek. Gençlik hareketi LGBTİ+larındır aynı zamanda, kendini oradan ayrık görmek ve olaylara özcü bir bakış açısıyla yaklaşmak LGBTİ+ hareketini sınırlı bir konumda bırakır. 

LGBTİ+ hareketini büyütmenin sorumluluğu tüm LGBTİ+larda. Mücadeleyi büyütecek olan cüretkar hamleleri yakalamak zorundayız. Aksi takdirde zaten birçok engellemeyle karşı karşıya olan LGBTİ+ hareketi sönümlenmeye mahkumdur. Üniversitelerde ve hayatımızın geri kalan her alanında ses çıkarmaya devam etmeli, bu hareketi hep beraber büyütmeliyiz. 

Yazar