Özgürlükçü Gençlik Dergisi – 2025 Bahar Sayısı

Karl Marx’ın siyasi dehasını açıkça gözler önüne seren iki yapıtı olan Fransa’da Sınıf Mücadeleleri ve Louis Bonaparte’ın 18 Brumaire’ne başarıyı sağlayan iki faktör vardır. İlki Marksizmin tarihi okuma ve inceleme yöntemi olan tarihsel materyalist yöntemi kullanışıdır. İkincisi ise sıcağı sıcağına yazılmasına karşı olayların kısa vadeli etkilerinden çok, bütünlüklü bir olaylar ve olgular silsilesi içinde tahlil edilmesidir. Tarihsel olaylar hakkında kapsamlı analizler genellikle onlar üzerinden uzun bir sürenin geçmesi ardından yapılır. Olaylar hala yaşanmaya devam ederken onun nedenlerini, bu olaya yol açan koşulları ve olayların ne yöne seyredeceği ve ne gibi toplumsal dönüşümler yaratacağına dair sağlam analizler yapmak ise herkesin harcı değildir. Ki olaylar içerisinden yapılan sağlam tahliller, tarihin diyalektik akışının doğası gereği onlara yön verme kabiliyetine de sahiptir.

Bu şekilde bir giriş yapmamızın sebebi dergimizi böyle bir zamanda çıkartmamızı anlamlandırma çabasından geliyor. Her gün küresel çapta olağanüstü olaylara şahit oluyor ve bunların üzerimizdeki etkisini derinden hissediyoruz. Olaylara yalnızca şahitlikle yetinmemek, olayların akışında faillik rolü üstlenmeye çalışan gençler olarak yaşadıklarımızın derinlikli bir tahlili bizim açımızdan elzem. Yoksa olayların hızı ve şiddeti ile dağılma, savrulma ve sert bir kayaya çarpma gibi tehlikelerle karşılaşma riskimiz azımsanmayacak bir boyutta.

Bu yüzden dergiye güncel politik ve ekonomik durum değerlendirmeleri ile başladık. Ardından parçası olduğumuz gençliğin ve yaşam alanlarımız olan kampüsler ve üniversitelerin geçirdiği dönüşümlerine farklı açılardan değindik. Sonrasında gençliğin de içerisinde bulunduğu antikapitalist toplumsal hareketler olan kadın, ekoloji ve kültür-sanatın bizim açımızdan önemli olan yönlerine değinip mümkün olduğu kadar da eleştirisine de giriştik. Devrimci bir silah haline getirebileceğimiz felsefeye ve çevremizi kuşatan milliyetçilik mefhumunun analizlerine yer vermesek olmazdı. Son olarak da her gün farklı bir grevin patlak verdiği bir dönemde “grev”in tarihine, Orta Doğu savaş durumu ile kaynarken farklı güçler dengesine bütünlüklü bir bakış geliştirmeye çalıştık.

Marx yukarıda bahsettiğimiz eserlerinde iktidarda olan sermaye fraksiyonu olan mâli aristokrasinin birikim stratejisinin, devleti borçlandırarak kendine bağımlı kılma, yani gasp, spekülasyon ve hırsızlık olduğunu söyler. Bu tüm Fransız toplumda lümpen bir karakterin ve çürümenin yayılmasına sebep olur. İşte bu, yaşadığımız ülkede halkı dolandırarak zenginleşenlerin popülerliğini, suriyeli çocuklara yönelik şiddete sessiz kalan kalabalıkları, genç kadınların vahşice katledilmesini ve sokak hayvanlarını besleyen yaşlı bir kadının evinin yakılmasını siyasi iktidar ile ilişkilendirmemiz gerektiğini gösteriyor bize. Bu, bizi yaşadığımız coğrafyada insanlığın özünde korkunç ve değişmez olduğu kanısından uzaklaştıracak, olayların korkunçluğu altında ezilmememizi ve bu durumun ancak politik bir şekilde dönüştürülebileceği sonucuna çıkartacaktır. Kayıtsız kalmak olayların bu korkunçlukta ilerlemesinde bizi de sorumlu yapar. Hegel’in diyalektiğinin sürecin gelişim aşamalarında süreç ilerledikçe özne ve nesne (yapı) birbiri ile bütünleşmelidir, özne kendindeki eksiklikleri ve bu yolla gelişim potansiyelini ancak nesnesi ile çarpışarak ve kendini daha iyi bir haline sıçratarak bulabilir. Bu yolla nesnesini de dönüştürebilecektir. Ancak anlaşılabileceği üzere gelişimin çelişik doğası, zıttı ile karşılaşma ve kendini baştan yaratma süreçleri hiç de kolay değildir. Uzun lafın kısası, varmak istediğimiz yer, buna ideal ya da özgür bir dünya diyelim, dikenli yollardan geçmeyi göze almayı gerektirir.

Özgürlükçü Gençlik 2025 Bahar sayısına buradan ulaşabilirsiniz.

Yazar