Kürdistan mı var Lubunyalar mı?

2024 Newroz’unda İzmir ve İstanbul’da biz LGBTİ+ların saldırıya uğramasıyla birlikte ‘Kürdistan vardır, lubunyalar vardır!’ sloganı tekrardan gündem oldu. Kimin gözünden baktığımıza göre değişmesiyle birlikte iktidara göre ikisi de “yok” ve yok olmak zorunda. 

Newroz’da saldırıya uğramamızla başlayacak olursak:

Mayıs seçimlerinden sonra faşist iktidar hamlelerini sürdürmekle birlikte Türkiye’deki toplumsal hareketlere açtığı savaşı hızlandırmış durumda. Bunun bir örneği de uzun yıllardır olduğu gibi Kürt Özgürlük Hareketine yönelik artan saldırıları… Seçimlerden sonra birçok il ve ilçede Dem Parti Eş Başkanları dahil olmak üzere birçok yurtsever, sosyalist türlü bahanelerle tutuklandı, devrimci tutsaklarla dayanışanlar yine gerekçe gösterilmeden ev baskınıyla gözaltına alındı ve tutuklandı.

İktidarın Kürt Özgürlük Hareketi’ni zayıflatmak için yaptığı hamlelerden biri ise HÜDA-PAR’ı meclise sokmak oldu diyebiliriz. 90’larda devletle işbirliği yaparak faili meçhul cinayetlerin sorumlusu olan Hizbullah’ın siyasal yapılanması HÜDA-PAR, Kürt halkının özgürlüğünden uzak sağ ideolojiyi yükseltmesi ve devletle yaptığı işbirlikleri üzerinden ihanetleriyle anılacak bir yapıdır.

Benzer şekilde Nasyonalist Kürtler adlı oluşumun da; uzun süredir dayanışma içerisinde olan sol-sosyalistler ve Kürt Özgürlük Hareketi arasındaki birlik-beraberliği bozma amacı taşıması ve her Newroz’da LGBTİ+lara karşı halkı provoke etme amacıyla alanlarda olması itibariyle faşist iktidarın desteğiyle kendini var ettiğini gösteriyor.

Kadınlara, LGBTİ+’lara, devrimcilere saldıran grubun amacının Kürt halkının özgürlüğü olmadığı; Kürt halkının bir parçası olan veya Kürt halkıyla omuz omuza ittifak kuran sosyalistleri, devrimcileri adeta düşman olarak görmelerinden anlaşılıyor. Irak Kürdistan Bölgesel Yönetimi’nde bulunan ve siyah üzerine Nazi sembollü flamaları olan “Hawpa” adlı grupla ilişkisi olan Nazi artığı bu grubun, 40’larda Nazi Almanya’sıyla iş birliği yapan Remzi Nafi’yi öncü olarak kabul etmesiyle Nazi ideolojisini yükselttiğini ortaya koyuyor.

Bugün Kürt halkının kurtuluş mücadelesi, diğer bütün ezilen kesimlerin mücadelesinden ayrı değildir. Kürt halkının üzerinde yıllardır asimilasyon politikalarını sürdürmeye devam eden bu iktidar işçileri, Arapları, Alevileri, kadınları, LGBTİ+’ları, doğayı ve hayvanları da katletmeye devam ediyor. Bu sebepledir ki Nazi ideolojisini öncü olarak görmek bizleri özgürlüğe değil faşizme götürecektir. Baharın karşılandığı, ezilenlerin hak-eşitlik mücadelesinin sesini yükselttiği alan olan Newroz da hepimizin bayramıdır. Ancak ve ancak Zalim Dehhaklara karşı hepimiz omuz omuza verdiğimizde bayram olarak kutlanabilecektir.

Faşizm var olduğu alanları genişletirken bizlere düşen görev ise Nazi’nin siyahına karşı gökkuşağının isyanını örgütlemektir. Her taraftan saldırılar yükselirken biz LGBTİ+’ların kaybedecek bir şeyi kalmadığı apaçık ortada. Her yıl daha da sertleşen ve üç yıldır süren bu saldırılara karşı Dem Parti’nin ve tertip komitesinin kalıcı çözümler üretememesi de eleştirilmesi gereken bir durumdur. Tüm bu yaşananlar karşısında Newroz alanını yapıcı eleştirilerle, kolektif bir çabayla dönüştürmeyi hedeflemeliyiz. Bütün LGBTİ+’ları kapsayacak öz örgütlenmelerimizde gökkuşağının etrafında birleşmemiz gerektiğini; işçi sınıfıyla, ezilen halklarla, kadınlarla dayanışma içerisinde olmadan gerçek kurtuluşu var edemeyeceğimizi hatırlamak gerekir. Nefret politikalarından güç alarak gökkuşağı bayrağımızı Newroz alanına almayan polislere karşı da devlet eliyle alanlara sokulan Nazilere karşı da ortak mücadelemizi sürdürmeliyiz.

Yazar